O gün mahallede maç yapmayı kafanıza koymuşsunuz arkadaşlarınızla. Üzerinizde bir kısa pantolon, bir askılı kemer, bir gömlek. Anneniz o güzel gömlekle koşturmamanız için ne yaptıysa, ne dediyse başarılı olamamış. Mahalle çocukları toplanıyor köşedeki bakkalın önünde.Mahalle büyük, caddeler uzun, siz de çocuksunuz yani çok enerjiniz var. İki tane iri taş yardımıyla kurulan kaleler arasında nerden baksanız 100 metre var. Maç başlıyor. Bir topun peşinde koşuşturmaya başlıyorsunuz. Arada bir kaç araba geçiyor kalelerden. Maç duruyor. Araba çıkınca alandan son gaz devam maça. Ordan oraya koşturuyorsunuz. Maç bitiyor nihayet. Sonra fark ediyorsunuz ki siz de bitmişsiniz aslında. Eve kadar yürüyecek haliniz yok. Bi de üstüne üstlük çok acıkmışsınız. Umarım annem sevdiğim yemekleri yapmıştır diye düşünerek evin yolunu tutuyorsunuz. Sevdiğiniz yemekleri hayal ederken gözünüzün önünde bir bakmışsınız eve varmışsınız. Büyük bir iştahla çalıyorsunuz kapıyı. Kapı açılınca ilk önce tanıyamadığınız bir koku çarpıyor yüzünüze. Merak edip giriyorsunuz içeri. Anneniz tam da hayalinizdeki gibi ocaktaki yemeği karıştırıyor. Annenizin ve babanızın uyarısıyla koşup hızlıca ellerinizi yıkıyorsunuz. Döndüğünüzde her şey hazır. Ama tabaklardaki yemeği bir türlü çözemiyorsunuz. “Enginar” diyor anneniz, ” o da ne?” diyorsunuz. “Ben yemeyeceğim” diye karşı çıkıyorsunuz ama başka yemek olmadığını ve ikinci seçeneğin salçalı ekmek olduğunu duyunca tatmayı kabul ediyorsunuz; çünkü salçalı ekmekten bıkmışsınız artık. Bir yandan enginarın tadına bakarken bir yandan da düşünüyorsunuz; “Nerden çıktı bu sebze?” diye. İşte bu yazı size böyle sorulara sevk etmemek için var.
Türkiye’de halk arasında farklı isimlerle tanınan enginar, başta İspanya, Fransa, İtalya, Türkiye ve Yunanistan gibi Akdeniz ülkelerinde, ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Arjantin’de yetiştirilir. Tahmin edeceğiniz üzere Türkiye’de en çok Ege Bölgesi’nde yetiştirilir. 16. yüzyılda sindirime yardımcı olmak için kullanılıyormuş. Enginar öyle çok popüler, her mutfağa giren bir sebze değil. Ama bu demek değil ki faydalı olmadığından rağbet görmüyor. Enginar, vücudumuzun belki de en önemli organına yani karaciğere çok faydalıdır. Biliyorsunuz, vücudumuza giren her element bir karaciğer işlemine maruz kalır. Yüksek miktarda potasyum,kalsiyum ve manganeze ek olarak A, B1 ve C vitamini de içerir enginar. Demir, fosfor, magnezyum, B3 ve B6 vitaminleri de hemen yerlerini alır arkalarında. Enginarda bulunan “Ciarin” adlı madde karaciğer, safra kesesi, böbrek ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder. Safra salgısının artmasını sağlayarak bazı sindirim şikayetlerini azaltabilir. Böbreklerdeki üre konsantrasyonunu arttırarak diüretik bir etki de yapar. Kolesterol üzerinde de etkilidir ve ayarlanmasına yardımcı olur. Enginar kolesterol içermediği gibi doymuş yağ oranı da çok düşüktür. Posa da içerir enginar ve 1 orta boy çiğ enginar yani yaklaşık 130 gramı sadece 60 kaloridir. Diyetlerinizde tüketebilirsiniz rahatlıkla. Türkiye’de enginar ile daha çok zeytinyağlı mezeler yapılsa da enginar dünya mutfaklarında garnitür veya ana yemek olarak kullanılan bir sebzedir. Kullanımını hak edecek bir dokusu da vardır.