Şimdi biri size sebzeleri sayabilir misin dese ; domates, biber, patlıcan diye başlarsınız. Bildiklerinizi saydınız da bir yerde durdunuz, aklınıza bir şey gelmiyor artık. Gerçekten sizin durduğunuz yerde sebzeler mi bitti yoksa siz bir şeyleri unutuyor musunuz? Bu sizin hatanız değil, siz toplumda yaygın olan sebzeleri saydınız. Sürekli tükettiğiniz, her gün yüz yüze baktıklarınız bunlar. Belki de toplum olarak bazı gıdaları es geçiyoruzdur. Mesela yurt dışında insanların hayatlarının bir parçası olan gıdaları biz görmezden geliyoruzdur. Zaten ben de yurt dışına çıktığımda karşılaşmıştım bu yazının konusu olan zat-ı muhteremle. Yani Türkiye’deyken de duymuştum ama tanışmak Almanya’ya kısmetmiş. Bir arkadaş gurubu ile Köln’ün tatlı bir kafesinde otururken Alman bir arkadaş istemişti. Ne istediğini duymadım. Birazdan masaya pembe bir su geldi. Nedir bu dedim, kuşkonmaz suyu dedi (buralar hep İngilizce tabi). Kuşkonmaz demek dedim içimden. Hiç yabancı gelmedi, duymuştum yani ama hiç merak edip bakmamıştım. Bir de kuşkonmaz üzerine çeşitli tarifler geliştirmişler. O günsöyledim kendime. Ben kuşkonmaz üzerine bir yazı yazacam diye. Nerde olacağı net değildi o zamanlar. Biraz gecikmeli de olsa şimdi yazıyorum. O gün bugün.
Eskiden sadece Batı Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika’da yetiştirilen kuşkonmaz günümüzde hemen her ülkede yetiştirilmektdir. Ülkemizde tüketimi pek olmadığından üretimi de kısıtlıdır. Kuşkonmaz da pırasa, sarımsak ve soğan gibi Lily ailesinin bir üyesidir. İçeriğinde magnezyum, potasyum, fosfor, bakır, demir, çinko,kalsiyum,selenyum ve mangan minerallerinin yanı sıra; A, C, ,K, B6, B1, ve B3 vitaminleri de bulunur. Bu kadar vitamin ve mineralle sağlıksız olması beklenemez zaten. Folik asit içeriğinden dolayı hamilelerin tüketmesi çok faydalıdır; çünkü spina bifida gibi nöral tüp defektlerinin gerçekleşme riskini azaltır bebekte. Klişe bir laf olacak ama tam bir kalp dostudur. Potasyum içeriği yüksek olup sodyum içeri düşük olduğundan ödem oluşmasına karşı kullanılır. Bi de benim hep söylediğim lif açısından zengindir. Sindirim sistemini temizler, düzenler. Diüretik etkisi vardır. İdrar yolu enfeksiyonlarına karşı bir savaş verir. Ayrıca diyet bir gıdadır. 6 tane orta boy kuşkonmaz yaklaşık 100 gram eder ve sadece 20 kaloridir. Buradan da okuyanlara söylemiş olalım.
kuşkonmaz bitkisi
Yazının son kısmına kadar hep kuşkonmazın faydalarını anlattım, şimdi soracaksınız bunun hiç mi dikkat edilmesi gereken tarafı yok diye. Tabii ki var. K vitamininin özelliğinden dolayı kanın pıhtılaşmasını engeller. O yüzden kan sulandırıcı ilaç kullananların dikkatli tüketmesi gerekmektedir. Bir kötü özelliği daha var. Pürin seviyesinin yüksek olması. Bu neden kötü peki. Pürinin yıkılması sonucu ürik asit açığa çıkar ve kandaki pürin seviyesinin yükselmesi sonucu ürik asit birikir. Bu da gut hastalığına yakalanmanıza ve o pürinli besinleri (mesela et, sakatat) kısıtlı olarak tüketmenize belki de hiç tüketememenize yol açar. Kuşkonmazı pişirirken dikkat etmeliyiz aynı zamanda. Bu düşük kalorili besin yanlış pişirme ile bir anda yüksek kalorili ve besin değeri azalmış bir yemeğe dönüştürebiliriz. Kızartma bildiğiniz gibi yanlış bir seçim. Kuşkonmazı buğulamayı ve fırında pişirmeyi tercih ederseniz çok daha sağlıklı ve hafif bir yemek hazırlamış olursunuz.
Şimdi biri size sebzeleri sayabilir misin dese ; domates, biber, patlıcan diye başlarsınız. Bildiklerinizi saydınız da bir yerde durdunuz, aklınıza bir şey gelmiyor artık. Gerçekten sizin durduğunuz yerde sebzeler mi bitti yoksa siz bir şeyleri unutuyor musunuz? Bu sizin hatanız değil, siz toplumda yaygın olan sebzeleri saydınız. Sürekli tükettiğiniz, her gün yüz yüze baktıklarınız bunlar. Belki de toplum olarak bazı gıdaları es geçiyoruzdur. Mesela yurt dışında insanların hayatlarının bir parçası olan gıdaları biz görmezden geliyoruzdur. Zaten ben de yurt dışına çıktığımda karşılaşmıştım bu yazının konusu olan zat-ı muhteremle. Yani Türkiye’deyken de duymuştum ama tanışmak Almanya’ya kısmetmiş. Bir arkadaş gurubu ile Köln’ün tatlı bir kafesinde otururken Alman bir arkadaş istemişti. Ne istediğini duymadım. Birazdan masaya pembe bir su geldi. Nedir bu dedim, kuşkonmaz suyu dedi (buralar hep İngilizce tabi). Kuşkonmaz demek dedim içimden. Hiç yabancı gelmedi, duymuştum yani ama hiç merak edip bakmamıştım. Bir de kuşkonmaz üzerine çeşitli tarifler geliştirmişler. O günsöyledim kendime. Ben kuşkonmaz üzerine bir yazı yazacam diye. Nerde olacağı net değildi o zamanlar. Biraz gecikmeli de olsa şimdi yazıyorum. O gün bugün.
Eskiden sadece Batı Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika’da yetiştirilen kuşkonmaz günümüzde hemen her ülkede yetiştirilmektdir. Ülkemizde tüketimi pek olmadığından üretimi de kısıtlıdır. Kuşkonmaz da pırasa, sarımsak ve soğan gibi Lily ailesinin bir üyesidir. İçeriğinde magnezyum, potasyum, fosfor, bakır, demir, çinko,kalsiyum,selenyum ve mangan minerallerinin yanı sıra; A, C, ,K, B6, B1, ve B3 vitaminleri de bulunur. Bu kadar vitamin ve mineralle sağlıksız olması beklenemez zaten. Folik asit içeriğinden dolayı hamilelerin tüketmesi çok faydalıdır; çünkü spina bifida gibi nöral tüp defektlerinin gerçekleşme riskini azaltır bebekte. Klişe bir laf olacak ama tam bir kalp dostudur. Potasyum içeriği yüksek olup sodyum içeri düşük olduğundan ödem oluşmasına karşı kullanılır. Bi de benim hep söylediğim lif açısından zengindir. Sindirim sistemini temizler, düzenler. Diüretik etkisi vardır. İdrar yolu enfeksiyonlarına karşı bir savaş verir. Ayrıca diyet bir gıdadır. 6 tane orta boy kuşkonmaz yaklaşık 100 gram eder ve sadece 20 kaloridir. Buradan da okuyanlara söylemiş olalım.
kuşkonmaz bitkisi
Yazının son kısmına kadar hep kuşkonmazın faydalarını anlattım, şimdi soracaksınız bunun hiç mi dikkat edilmesi gereken tarafı yok diye. Tabii ki var. K vitamininin özelliğinden dolayı kanın pıhtılaşmasını engeller. O yüzden kan sulandırıcı ilaç kullananların dikkatli tüketmesi gerekmektedir. Bir kötü özelliği daha var. Pürin seviyesinin yüksek olması. Bu neden kötü peki. Pürinin yıkılması sonucu ürik asit açığa çıkar ve kandaki pürin seviyesinin yükselmesi sonucu ürik asit birikir. Bu da gut hastalığına yakalanmanıza ve o pürinli besinleri (mesela et, sakatat) kısıtlı olarak tüketmenize belki de hiç tüketememenize yol açar. Kuşkonmazı pişirirken dikkat etmeliyiz aynı zamanda. Bu düşük kalorili besin yanlış pişirme ile bir anda yüksek kalorili ve besin değeri azalmış bir yemeğe dönüştürebiliriz. Kızartma bildiğiniz gibi yanlış bir seçim. Kuşkonmazı buğulamayı ve fırında pişirmeyi tercih ederseniz çok daha sağlıklı ve hafif bir yemek hazırlamış olursunuz.