Yaza dair özlediğiniz ne var? Deniz? Havuz? Okey oynamak? Belki de yiyecek bir şey diyeceğim ama şimdi her mevsimde her şeyi bulmak mümkün. Tabi bazı ilaçlardan dolayı tatsız olmasını ve vücudunuzun bu ilaçların üstesinden geleceğini düşünecek kadar bilimsellikten uzak olmayı dert etmiyorsanız. Bir de tabi bunlara yetiştirecek paranız varsa. Ama yine de soralım; eğer dert ediyorsanız ya da paranız yoksa. yani bir şekilde ulaşamıyorsanız, özleyeceğiniz besinler neler olurdu? Karpuz, incir, domates? Belki de bugünkü konuğum olurdu.
Belki özlemini duyduğumuz o yaz meyvesi şeftalidir. Şeftali aslen Çin ve Güney Asya kökenli. Yetişmesi için iklimin ılıman olması yeterli olduğundan birçok bölgede yetiştiriliyor. Hatta aralarında Bursa gibi şeftalisini meşhur edenler de var. Bilimsel adı Prunus persica olan şeftali, Gülgiller familyasına ait ki bu da onu erik, kayısı, kiraz ve bademle akraba yapar. Ancak akrabalarından ziyade şeftali tüketmek için daha geçerli sebeplerimiz var. Mesela besin değerleri. 150 gram, yani yaklaşık orta boy bir şeftali 58 kalori civarındadır. 1 gram protein, 1 gramdan az yağ ve 14 gram karbonhidrat içerir. Ayrıca A, B3, C, E ve K vitaminlerini içerirken potasyum, bakır ve manganez de içerir. Eser miktarda magnezyum, fosfor, demir ve bazı B vitaminlerini de içerir ama söylemeye gerek var mı bilemedim. Daha da önemlisi Teksas A&M Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmaya göre erik, şeftali ve nektarin gibi meyvelerin, obeziteyle bağlantılı diyabet, metabolik sendrom ve kardiyovasküler hastalıkları engellediği gösterilmiş. Yine aynı üniversitenin yaptığı başka bir çalışmada erik ve şeftali özlerinin meme dokusundaki en agresif kanser hücrelerini bile öldürerek meme kanserinde çok etkili olduğunu ve bu süreç içerisinde normal hücrelere zarar vermediğini gösterilmiş. Tabi içerdiği A vitamini, E vitamini ve C vitamini hep antioksidan.
Bu özelliklerinden sonra belki yazın özleyeceğiniz meyvesi şeftali olacak, belki de olmayacak. Çünkü iki tane insanları uzak tutan özelliği var. Birincisi tahmin edeceğiniz gibi tüylü kabuğu. Kimi huylandığı için dokunamaz kiminde ise gerçekten alerjik reaksiyonlara sebep olur. Ancak tabi posasından faydalanmak için kabuğunu da yemeliyiz. İkincisi ise çekirdeğinde eser miktarda siyanür bulunması. Çekirdek aslında yenilebilirdir ama çok abartmamak lazım.
Kaynaklarım: