Siz bir diyete başlamadan önce o diyetin uygulanabilirliğine, maliyetine, kolaylığına yani kısaca size uymasına bakar mısınız? Yoksa direk ilk önünüze gelene başlar mısınız? Aslına bakarsanız hepsinden önce vaatler geliyor. İşte bir haftada 10 kilo 5 kilo filan… İnsanları daha çok bu cezbediyor. Bir de tabi popülerlik… Ama tüm bunlara inanmayıp daha doğrusu kanmayıp diyetin sağlıklı ve kolay olmasını şart koşan insanlar da var. Evet, kabul ediyorum nispeten az ama var. Bugün elimdeki diyet çok taze. O yüzden ne kadar popülariteye sahip olur, kaç kişi bu diyeti benimser, onu bize zaman gösterecek. Giriş bölümünden sonra ne kadar sağlığa uygun olduğunu da göreceğiz. Ama tartışamayacağımız bir şey varsa o da kolaylığı. Zaten kolay dediğimden de anlamışsınızdır, burada kalori filan yok. Ve tabi kalori cetveli ve mutfak tartısı gibi araçlar da. Burada sadece avucunuz var. Nasıl mı? İşte böyle.
Evet. Scandi Sense diyeti bu kadar. Biraz yukarıda yeri gelmişken bence birinci hatayı söylemiştim ya. Bu da ikincisi. Sebzeler de karbonhidrat içermesine rağmen ekstra olarak biraz daha karbonhidrat tüketiyoruz, keza aynı şekilde proteinler yağ içermesine rağmen yine fazladan yağ tüketiyoruz. Bu durumda karbonhidrattan %55’i, yağdan da %30’u geçmemiz çok olası. Ve tabi bu denge pişirme yöntemlerine çok bağlı. Sonuç olarak diyet kişiye özgüdür diye boşuna demiyoruz.