Şu anda yaşadığımız bölgede ne, ne zaman yetişiyor biliyor muyuz? Peki yediğimiz her şeyin kaynağını biliyor muyuz? Taze olup olmadığını, nasıl yetiştirildiğini, hangi ilaçların ne kadar kullanıldığını… Biliyor muyuz bunları? Bu site de dahil “salatalık” başlığında anlatılan besin değerlerinin bize salatalık olarak satılan sebzenin içinde de olduğuna emin miyiz? Yazılanlar sadece doğal olan salatalık için geçerli. Ama maalesef doğal salatalığa ulaşması çok zor şu sıralar. Salatalık sadece bir örnekti tabi. Gıda sahteciliği her yerde. Türkiye şu anda birçok besin maddesini ithal etmekte. Ama Güney Kore’den gelen kuru fasulyenin nasıl yetiştiğini bilmiyoruz. Ya kuru fasulyeden vazgeçmeliyiz, ya da kuru fasulyenin nasıl yetiştiğini bilmeliyiz doğal beslenebilmek için. İşte bu yazı da bu konuda yapılan güzel bir hareketle ilgili. Kaçmadan haberiniz olsun.
Locavore hareketi 2005 yılının Dünya Çevre Günü’nde San Francisco’da, ekolojist Gary Paul Nabham’ın 2001’de yayınlanan “Coming home to eat” kitabından ilham alan 4 kadın tarafından başlatılmış. Bu hareketin temel amacı ne yediğimizi bilmek. O yüzden harekette kendilerine sadece 80-100 km’lik bir beslenme sahası tanımışlar. Yani 100 km’nin ötesinde yetişen hiçbir şeyi tüketmiyorlar. Bu sayede hayvansal ya da bitkisel ürünlerin doğallığını test edebiliyorlar ve yedikleri ürüne güveniyorlar. Bu şekilde doğal beslenme ile sağlıklı olma arasında güçlü bir bağlantı vardır. Hatta 2011 yılında Journal of Rural Health de yayınlanan bir çalışma bize Amerika’da yerel şekilde beslenen insanların anlamlı şekilde daha az obezite, diyabet ve ölüm riski taşıdığını gösteriyor. Bunun sebebi doğal ürünlerin doğal olarak daha çok besin değerine sahip olmasıdır. Büyük şehirlerde ise besin değerinden ziyade görünüm ve satış önemlidir. Öyle ki hakikaten muzdan çilek tadı gelmesi yakındır. Yerel beslenerek hangi ürünlerin ne zaman yetişeceğini ve buna bağlı olarak koruyucu katkı maddelerinin kullanılıp kullanılmadığını da bilebilirsiniz. Locavore hareketinin etkili olduğu bölgelerde tüketiciyi yani bizleri bilgilendirmek amacıyla geliştirdiği bir kılavuzu da var. Bu kılavuz döndürülebilen bir tekerlek gibi ve bize hangi ayda hangi ürünün doğal olarak bulunabileceğini gösteriyor. Tekerlek şimdilik Batı Kaliforniya’da, San Francisco’da, New York ve New Jersey gibi kuzeydoğu eyaletlerinde, Oregon ve Washington gibi kuzeybatı eyaletlerinde, Indiana ve Michigan gibi üst orta-batı eyaletlerinde geçerli. Ama hareketin alanıyla birlikte artması düşünülüyor. Locavore hareketi ile yerel beslenmenin bir faydası da yerli küçük işletmelerin ve çiftçilerin desteklenmesi. Bu destek hem maddi hem de manevi yönden besinlerin sürdürülebilirliğini sağlıyor. Yani bu hareket aynı zamanda yerel ekonomiyi de destekliyor.
2005 yılından bu yana hareket odak noktası olarak Amerika’yı seçmiş. Ve ilk önce Amerika’da etki alanını genişletmeyi hedeflemiş. Bu hareketin de dezavantajı olarak bu gösterilebilir. Ama ilerleyen zamanlarda belki hareket ülke sınırlarını da aşabilir. Aşmalı da. Çünkü doğal beslenmek ve doğal besine ulaşabilmek herkesin hakkı.
Kaynaklarım:
1)https://recipes.howstuffworks.com/locavore1.htm
2)https://www.huffingtonpost.com/dr-veronica-anderson/locavore_b_7483218.html