Obezite gibi hastalıkların artış gösterdiği şu günlerde beslenme adeta trend oldu. Sonuçta her hastalığın yediklerimizle yakın bir ilişkisi var. Neden mi trend oldu? Çünkü beslenmek bazı insanların yapıp bazı insanlara anlattığı bir şey değil. Herkesin yaptığı ve maalesef herkesin anlattığı bir şey. Konuyu bilen de anlatıyor bilmeyen de. Hatta şu günlerde bilmeyenlerin daha çok anlattığını söyleyebilirim. Anlatan sayısı çok olunca konu gündemin vazgeçilmez bir parçası oluyor çünkü dikkat çekiyor. Birbiri arkasına diyetler, yeni yeni besinler giriyor hayatımıza. Bütün yazılarımı takip ediyorsanız genel olarak beslenmemizin bir çok unsura bağlı olduğunu söylediğimi hatırlıyorsunuzdur. Bu unsurlara genlerimiz de dahil. Bugün yeni bir diyetten bahsedecem sizlere. Açıkçası bugüne kadar anlattığım diyetlerden(!) ayakları yere en sağlam basanı. Lafı daha fazla uzatmayayım ve moleküler beslenme nedir sorusuna cevap arayalım.
Moleküler diyet ya da beslenme aslında yurt dışında eskiden beri kullanılıyordu. Ancak geçen sene Türkiye’ye giriş yapabildi. İşin özü genlerimiz. Yani bizi biz yapan kodlarımız. O yüzden ayakları yere sağlam basıyor dedim. Gen temelli demek aynı zamanda çok farklı olabilen demek ve tabi ki kişiye özel. Burası çok önemli. Aslında bir beslenme türü desek daha doğru olur çünkü günümüzdeki diyetlerle pek alakası yok. Bi kere tek düzelikten kurtulmuş. Başlamadan söyleyeyim. Genlerinize göre size verilen beslenme düzeni o güne kadar uyguladığınız diyetten çok farklı olabilir. Yani biraz adaptasyon süresine ihtiyacınız olabilir. Şimdi gelelim nasıl uygulanacağına. Öncelikle sizden 1 ml tükürük örneği alınıyor. Türkiye’de böyle bir çalışma olmadığı için örnek yurt dışındaki genetik laboratuvarlarında analiz ediliyor. Analiz edilirken, beslenme alışkanlıklarınız ve besin ögelerine verdiğiniz yanıtlar 35 genin 200 farklı varyasyonu üzerinde inceleniyor. Böylece genetik özellikleriniz belirleniyor. Örneğiniz laboratuvarda incelenirken sizin de üst düzey bir vücut analiz cihazıyla bölgesel vücut analiziniz yapılıyor. Vücut yağları, kasları, yağsız kitle, mineral ve hücresel sıvı dağılımı filan her şey belirleniyor. Analiz işleminin ardından oksijen tüketimine dayalı metabolizma hızı ölçülüyor ki metabolik bir problem olup olmadığı anlaşılsın. Son işlem olarak kişinin biyoelekrik impedans analizi yapılıyor. Bu analiz yağsız doku ile yağın arsındaki geçirgenlik farkına dayanır. Yapılan analiz sonuçları birleştiriliyor ve sizin gen yapınıza uygun bir beslenme programı oluşturuluyor. Bu sayede insülin direnciniz, glikoz metabolizmanız, karbonhidrat metabolizmanız, kilo almaya yakınlığınız gibi özelliklerinize uygun bir diyetiniz oluyor. Tabi siz de genlerinize uygun beslenerek hedeflerinize kısa sürede ulaşabiliyorsunuz.