GIDA ENDÜSTRİSİNİN OYUNCAĞI: MISIR

Hayatımızda artık GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) diye bir şey var. Hem de tahmin ettiğimizden çok daha fazla. Çünkü artık olay sadece meyve ve sebzelerle sınırlı değil. Olay artık tohumlara indirgenmiş. Yani doğuştan GDO’lu meyve-sebzelerimiz var artık. Hani doğal beslenmek uğruna kendi meyvesini-sebzesini kendi yetiştirenler var ya, işte onlara da sormak lazım tohumları nereden aldın diye. Maalesef tam anlamıyla doğal beslenmek hiç kolay değil. Çünkü büyük şirketler ve hatta devletler var işin içinde. Ama biz yine de yerel üretimleri destekleyerek, ambalajlı ürünleri tüketmeyerek, sirke ve yoğurt gibi fermente ürünleri kendimiz üreterek kısacası yediğimize içtiğimize dikkat ederek mümkün olduğunca “doğal” beslenmeye devam etmeliyiz.  GDO’dan giriş yapmamın sebebi bugün, özellikle şu aralar, ismi çok sık GDO ile anılmaya başlanan bir konuğumuzun olması. Buyurun o zaman tanıyalım kendisini.

 

Mısır, şu anda her yerde yetiştirilse de aslen Güney Meksikalı bir tahıldır. Darı olarak da bilinir. Bilimsel adı ise Zea Mays’tır. Her yerde yetiştirilmesinin nedeni ihtiyacın çok olmasıdır. Çünkü tortilla, cips, un, irmik, yağ ve en önemlisi nişasta bazlı şeker olarak da bilinen mısır şuruplarının yapımında kullanılır. Zaten mısır şuruplarında kullanılması demek kekten çikolataya, dondurmadan bisküviye her türlü hazır üründe kullanılması demek. Yetiştiği toprağa ve türünü göre kırmızı, turuncu, mavi, siyah ve beyaz mısır görebilmemiz mümkün. Doğal haliyle mısır birçok vitamin, mineral ve liften zengindir. 100 gram, sarı ve haşlanmış mısır 96 kaloridir. Bunun yanında %73’ü de sudur. Bu kalorinin büyük çoğunluğu karbonhidrattan gelmektedir. Doymuş yağ içeriği tekli doymamış yağ içeriğinden düşüktür, tekli doymamış yağ içeriği de çoklu doymamış yağ içeriğinden düşüktür. Yani sağlıklı yağlar çoğunluktadır. Mısırın karbonhidrat içeriği ise bilindiği üzere çoğunlukla nişastadan oluşmaktadır. Ancak tatlı mısır farklı bir türdür ve bu türün nişasta oranı düşük, sükroz oranı yüksektir. USDA’nın Ulusal Besin Veritabanı’na göre mısır, A, B1, B2, B3, B6, B8 ve az miktarda E vitamini içermektedir. Mineral olarak ise kalsiyum, demir, magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum ve çinko içermektedir. Tabi bu vitamin-mineral miktarları pişirme yöntemi ile değişmektedir. Başta ferulik asit olmak üzere antosiyanin (kırmızı, mavi ve mor olanlarında), zeaksantin, lutein ve fitik asit antioksidanlarını da içerir.

 

Bütün bu içeriğinin yanında olumsuz etkileri de vardır mısırın Öncelikle fitik asit aynı yemekte tüketildiği zaman demir ve çinko gibi minerallerin emilimini olumsuz yönde etkiliyor. İkinci olumsuzluk ise mikotoksin bulaşması. Mikotoksin mantarlar tarafından üretilen bir toksindir ve mısıra aflatoksin olarak bulaşma ihtimali yüksektir. Ama yine de en önemli tehdit GDO’dur. Çünkü GDO’nun ne gibi etkileri olacağı hakkında bir fikrimiz yoktur. İstenirse bütün besin ögeleri yok edilip bir şeker topuna dönüştürülebilir. Ve işin kötüsü GDO’lu mısırlardan mısır şurubu üretilerek her besine eklenebilir veya içi boş yağlar, unlar üretilebilir.

 

Kaynaklarım:

  1. https://www.healthline.com/nutrition/foods/corn
  2. https://www.organicfacts.net/health-benefits/cereal/health-benefits-of-corn.html
  3. https://ndb.nal.usda.gov/ndb/foods/show/20014?&utm_medium=1438