Güncel kalmak artık bizim için çok önemli değil mi? Önemli tabi ve öyle de olması gerekiyor. Gerek çağı yakalamak gerek Dünya’da olup biteni anlamak için daima tetikte olmalıyız. Sonuçta dünyamız her an değişiyor. Her an yeni bir buluş ya da uzaktan yakından hayatımızı etkileyecek bir olay oluyor. Bu noktada insanları elimizdeki akıllı telefonlara benzetebiliriz. Hani ordaki uygulamalar da sürekli ve bazen can sıkıcı bir şekilde güncelleniyor ya… Hah, işte insan da her okuduğunda her öğrendiğinde öyle güncelleniyor aslında. Ama şimdi konumuz bu değil tabi. Konumuz diyetler. Diyetler ne zamandan beri insanlığın hayatında hiç düşündünüz mü? Peki bu diyetlerin hiç güncel olma kaygısı yok mu? Var tabi. Bugün size, ilk adının duyulmasından 15 yıl sonra bir güncelleme alan diyetten bahsedeceğim. Şurdan başlayalım.
1981 yılında Judy Mazel’in kaleme aldığı bir kitapla başlıyor Beverly diyetinin hikayesi. İlk çıktığı andan itibaren Amerika’da ve İngiltere’de popülerleşmeye ve yayılmaya başlıyor bu kitap. Derken Hollywood’a ulaşıyor ve asıl şöhreti o zaman başlıyor. Peki diyetin o zamanki içeriğinde neler vardı? Mazel diyetinde sindirilmeyen besinlerin yağa dönüştüğünü söylemiştir ve buna karşı sadece meyvelerden oluşan bir diyet planı önermiştir. Bu diyetin geçersiz kalmasını sağlayacak birinci nedenimiz sindirilmeyen besinleri yağa dönüştüğünün söylenmesidir. Böyle bir şey mümkün bile değildir. Glikoz olmayan maddelerden glikoz sentezlenmesi diye bir şey var vücudumuzda ama aynı şey yağlar için geçerli değildir. Ayrıca diyelim ki böyle bir olay var, buna karşılık sadece meyve vermek asla bir çözüm değil çünkü meyvelerin bile tamamı sindirilemiyor bazen. Yani bu diyete neresinden baksak tutarsızlık. Neyse ki bu diyet güncellenmiş ve artık eskisinin esamesi bile okunmuyor. Güncellenmiş ve günümüzde popüler olanına da bir bakalım.
1996 yılında yine Mazel tarafından yazılmış ” The New Beverly Dıet” kitabıyla Beverly diyeti de güncellenmiş oluyor. Yenilenen diyette meyvelerden tam anlamıyla kopulmamış ve sadece meyve içeren bir giriş fazı var. Hem de 35 gün. Diyetin ilk 35 günü sadece meyve yiyip vücudunuzda bir detoks etkisi yaratılmaya çalışılmış ve meyveler de belirlenmiş. Mesela ikinci günde erik kurusu, çilek ve fırınlanmış patates yemeniz uygun görülmüş (patatesi de meyveden sayıyorlar herhalde). 17. günde ise sadece karpuza izin verilmiş. 22’de de üzüm veya kiraza… Böyle böyle 35 günü tamamladıktan sonra diyet planı “bilinçli kombinasyonlara” bırakılmış. Bu kombinasyonlar şu şekilde sıralanabilir:
1- Meyveler tek başına tüketilmelidir. İki meyve tüketimi arasında en az 1 saat olması gerekmektedir. İdeal olanı ise güne erik kurusu, kayısı, ananas ve hurma gibi “enzimatik meyveler” ile başlanmasıdır.
2- Proteinler yalnızca yağlarla kombinlenebilir, karbonhidratlarla değil. Ve eğer bir kere protein tüketirseniz o gün boyunca bütün yediklerinizin %80’i protein olmalıdır.
3- Aynı şekilde karbonhidratlar sadece yağlarla kombinlenebilir.
4- Bira gibi alkollü içecekler karbonhidrat olarak sınıflandırılmaktadır. Kırmızı ve beyaz şarap meyve olarak değerlendirilmektedir. Şampanya ise nötr olarak kabul edilir ve her tür yemekle tüketilebilir.
Mazel bu diyette her türlü yapay tatlandırıcıdan, margarinden ve başka yapay yağlardan uzak durmamız gerektiğini de ekliyor.