Son günlerde ne yiyip ne içeceğimizi şaşırdık. Neye elimizi atsak altından zararlı bir şey çıkıyor. Televizyon programlarında tartışılıyor nasıl beslenmemiz gerektiği. Hem de her gün. Herkesin dilinde aynı söz: “Doğal beslenin”. İyi tamam da doğal beslenmek bir lüks oldu günümüzde. Sadece ekonomik olmamasından bahsetmiyorum. Bulmak da çok zor. Belki sağa sola büyük market zincirlerinin açılması insanların istediklerine daha çabuk ulaşması açısından iyi bir hizmet olarak görülüyor ama o size ulaştırılan ürünler de çok önemli. İşte size ulaştırılan ürünler o televizyon programlarında tartışılan içeriklere sahip. Yani şu aralar beslenme konusu bir çıkmaz sokak. Duvarları yıkabildiğiniz ölçüde doğal besine ulaşabiliyorsunuz. Duvarları yıkarak yoluna devam eden slow food gibi akımlar da yok değil. Şu tartışılan içerikler diyoruz ya, ne onlar? Ne işe yarıyorlar? Çoğunluğu ürünlerin raf ömrünü uzatmaya ya da ürünü müşterinin gözünde daha cazip hale getirmeye yönelik katkı maddeleri. Bugün onların bir türü, en çok karşımıza çıkanları konuklarım. Şuruplar. Yediğimiz her ambalajlı tatlının altında onların imzaları var. Sadece farklı rumuzlar kullanıyorlar. Bazen mısır şurubu, bazen glikoz şurubu, bazen de yüksek fruktozlu mısır şurubu. Peki bu şuruplar ne işe yarıyor, neye sebep oluyor ve neden ala kullanılıyorlar?
Bu şurupların nasıl elde edildiğinden başlayalım önce isterseniz. Mısırın içindeki nişastadan elde ediliyorlar. Mısır nişastası önce glikoza, sonra da glikozun büyük bir kısmı da fruktoza dönüştürülüyor. Sonuç olarak bu şurup %80 oranında fruktoz ve %20 oranında glikoz içeriyor. Bu işlem basit bir hidroliz işlemi olduğu için çok maliyetli bir işlem değil. Başımızı bu şuruplarla belaya sokan da bu durum işte. Maliyeti doğal şeker üretiminden daha az. Olay temelde ekonomik yine. Ve şöyle bir olayı daha var bunların. Fruktoz glikozdan daha tatlı olduğundan dolayı az miktarda fruktoz ürünü daha tatlı hale getirebiliyor ya da daha fazla miktarda ürünü tatlandırabiliyor. Bu da şeker kullanımından tasarruf etmek demek bi yerde. Bu şuruplara içtiğiniz kolada, meyve suları ve gazozlarda yediğiniz keklerde, çikolatalarda, pasta ve bisküvilerde rastlamanız mümkün. Ayrıca bir reklam unsuru olarak da kullanılıyor. Çünkü reklamlarda hep şekeri azaltılmıştır filan deniyor ama şuruplar üzerinde hiç durulmuyor. Şekerin az olması da tüketicide ürünün sağlıklı olduğuna dair bi algı uyandırıyor ve daha çok satış yaptırtıyor. Oysa kullanılan şuruplar vücuda doğal şekerden çok daha fazla zarar veriyor. Nasıl mı? Anlatayım. Fruktoz, ince bağırsaktan emildiktan sonra karaciğere geliyor ve glikoz gibi metabolize edilmek için insüline ihtiyaç duymuyor. Bu bir avantaj olarak görülse de aslında öyle değil. Vücudumuz bazı metabolik süreçler için çok az miktarda fruktoz kullanıyor, bu doğru. Ama çok az. Geri kalan bütün fruktoz trigliseridlere yani kan yağlarına dönüşüyor. Zaten tüm şekerler arasında en hızlı yağa dönüşen de fruktoz. Kandaki fazla yağlanma diyabet, ciddi kalp rahatsızlıkları, kanser ve obezite gibi hastalıkların oluşma riskini epey bi arttırıyor. Ayrıca mısır şurubunun kanserli hücreleri beslediği de ortaya çıkarılmıştır. Hızlı kilo artışı ve yağlanmayı saymıyorum bile. Mısır şurubu vücutta leptin hormonunun tutulumunu azalttığı için açlık/tokluk dengesi kontrol edilmemektedir. Leptin, insana doyduğunu ve yemeyi durdurması gerektiğini söyleyen son derece önemli bir hormondur. Doyma hissi oluşmadığı için de çok fazla yiyoruz. Aynı zamanda fruktoz küflenmeyi önlemek için de kullanılıyor. Mesela ambalajını açtığınız bir kek haftalarca belki aylarca bozulmadan kalabiliyor. Bunun nedeni fruktozun küflenme yaratacak enzimleri bloke etmesidir.
Olayın temelindeki mısırın da gerçek mısır olduğunu bilmek zor. GDO’lu mısırlar sardı dört bir tarafımızı. Çünkü Türkiye’de yaşıyoruz ve Türkiye’de GDO’lu mısır ithalatı serbest. Mısır şurubu bu kadar zararlı iken kullanılan mısırın da mısır olmadığı şurupları tüketmek çok daha vahim bir durum. Son olarak şunu da belirteyim. Şurupların varlığını tadarak anlayamazsınız. Tadları olması gerektiği gibi şeker gibidir. Ancak yapabileceğiniz ürünlerin etiketlerini dikkatlice okumak ve şuruplardan uzak durmak.