Yabancı yatırımlar ile Türkiye’de açılan bir sürü işletme var artık. Ve yurt dışı kaynaklı oldukları için getirdikleri veya ürettikleri yeni ürünler ile piyasayı onlar belirliyor diyebiliriz. Çünkü insanlar hep yeni şeyler denemek ister ve bunu gören diğer işletmeler de o ürünü taklit etmeye ya da bir arttırarak yorumlamaya çalışır. Sonuçta Türkiye gıda piyasasında o ürün kült haline gelir ve bu yabancı kaynaklar sayesinde oluşur. Mesela bu yüzden çevrenizde o kadar “steakhouse” görüyorsunuz ya da bu yüzden o kadar Starbucks benzeri üçüncü nesil kahveci var. Yerel sermaye ile kurulan bir kahveciye dahi gitseniz, menüsünün Starbucks’ın menüsünden çok farklı olmadığını göreceksiniz. Yanlış anlamayın, “her zaman yerli sermayeyi tercih edin” gibi gıda üzerinden bir milliyetçilik peşinde filan değilim, sadece konuya girmeye çalışıyorum. Zaten büyük ihtimalle yapacağınız tercih sonucunda içeceğiniz kahve aynı kaynaktan gelecektir. Neyse böyle bir giriş yapmamın sebebi bugünkü konuğumuzun da yabancı işletmeler sayesinde Türkiye’ye girmesi ve popüler olması. Madem geldi yanımıza kadar, tanışalım.
Bu çalışmaları okuyunca insanın hemen eve mango alası geliyor ama diyabetli bireylerin genel olarak meyve tüketimine dikkat etmesi gerekiyor. Bu meyve mango gibi birçok yararlı besin ögesi içerse bile. Mango 51 ile 56 arasında değişebilen bir glisemik indeks değerine sahip, ki bu da orta olarak değerlendiriliyor.
Kaynaklarım: