Dünya’nın çok büyük olduğunun farkındasınız değil mi? Her ne kadar aksi anlamda bir mecazı olsa da siz aldırmayın. Sonuçta 510.100.000 km²’lik bir alandan bahsediyoruz. Bu alanda yazlar her zaman sıcak ve kurak, kışlar her zaman soğuk ve yağışlı geçmiyor. Hatta her yerde sabah Güneş doğup batmıyor. Yani her türlü canlı için aranılan iklim özellikleri mutlaka bulunuyor Dünya’da. Ama uzak ama yakın… Bugünkü konuğumun özel ihtiyaçları var ve bu yüzden her yerde yetişmiyor. İhtiyaç listesinin başında iklim koşulları geliyor. O yüzden bu konuğumuza ultra tropik diyebiliriz. Buna bağlı olarak da sınırlı bir bölgede yetiştiriliyor. Adı her ne kadar mangostan olsa da insanlar söylenişinin kaba ve zor olduğunu düşünerek “meyvelerin kraliçesi” gibi kulağa da hoş gelen bir isim türetmişler. Size her ne kadar ilginç gelse de benim mangostan ile tanışıklığım ergenlik çağlarıma dayanır. Bir tanıdığımızın vasıtasıyla kendisini soframızda ağırlamıştık. O dönemde tadını çok beğendiğim söylenemez çünkü o güne kadar yediğim hiçbir şeye benzemiyordu. Ergenlik işte. Ama şimdi olsa faydalarından dolayı kendimi alıştırmaya ve dolabımdan eksik etmemeye çalışırdım. Faydaları demişken faydalarından biraz bahsetsek mi? Peki konuyu biraz daha genişletip özelliklerinden, anavatanından, tüketiminden filan da konuşsak mı? Evetse buyrun. başlıyoruz.