KAN DEĞİL KIZILCIK ŞERBETİ BU

Şu anda kullandığımız dilin ne kadar geniş bir dil olduğunun farkında mısınız? Türkçe’den bahsediyorum. Bu kanıya nerden vardığımı soracak olursanız, cevabım hazır. Deyimlerden ve atasözlerinden. Sanki biri önceden bizim hayatımızı yaşamışçasına an’a uygun atasözü veya deyim bulabiliyoruz. Kendi deyimleştirdiklerimizin de sayısı az değil. Bir söz öbeği kullanılıyor bir durum için, sonra dillere yerleşiyor ve halka mal oluyor. Yaygın kullanıldığı için de deyim sınıfına girmeye hak kazanıyor belleklerimizde. Ama çoğu durumda çok işimize yarıyor di mi? En basitinden benzetme yoluyla bizi sözcük israfından kurtarıyor. Ayrıca bazı eski kelimelerin anlamını da sorgulatıyor bize. Yani dil hakimiyetini de sağlıyor. Bir diğer işi de bize bazı şeyleri tanıtmak. Tabi bize sadece ismini veriyor. Ama o isim beynimizde kaybolmuyor hemen. İlk fırsatta çıkıyor gündeme ve bizi araştırmaya sevk ediyor. Böylece bize bir bilgi armağan etmiş oluyor. Bugün deyimlerden bir giriş yapmış olmamı yadırgayabilirsiniz. İlk bakışta deyimlerle beslenmenin bir ilişkisi yok gibi görünebilir ama bugünkü konuğuma daha çok deyimlerden aşina olduğunuzu düşünerek bu yolu seçtim. Evet konuğum kızılcık. Renginden ötürü sık kullanılan bir deyimden tanıyor olabilirsiniz kendisini. Ama o sadece renginden ibaret değil. Biraz daha bilgi sahibi olmak için aşağıyı okumanız yeterli.

Kızılcık yine kendi familyasını oluşturmuş bir meyvedir. Ortalama 1-1.5 m boyundaki kısa ağaçlarda yetişen bir meyvedir. Çok eski çağlarda tıbbi amaçla kullanılmasının yanı sıra örtü gibi kumaşları da boyamak için kullanılmıştır. Bu da deyiminin kullanılma sebebini açıklıyor. Birazdan özelliklerini anlatınca “nereden bulunur ki bu mevsimde” diye endişe etmenize hiç gerek yok zira bu meyvenin kurutulmuş halimi her mevsim bulabilirsiniz. Sadece kurutulmuyor; marmelatı, şerbeti, reçeli ve hatta tarhanası bile yapılıyor bu kendine has mayhoş meyvenin. Öncelikle şunu söyleyeyim, boyutlarına aldanıp ta yabana atmayın bu meyveyi. Küçük taneli olduğundan soyamayacağınız bu meyve yüksek lifler barındırıyor bünyesinde. Lif de kan basıncının dengelenmesini sağlıyor ve yüksek tansiyon gibi sorunlara geçit vermiyor. Yüksek tansiyonun olmaması da kalp ve damar sağlığının devamı için önemli. Liflerin bir de şöyle bir özellikleri var ki odak noktaları sindirim sistemi olduğu için tokluk hissi sağlarlar. Özellikle C vitamini açısından bir depo işlevi görse de E ve K vitaminlerini de içerir. Güçlü antioksidanlarına ek olarak içerdikleri C vitamini ile birlikte vücudun bağışıklık sistemini ayakta tutar. E vitamini de iltihaplara karşı savaşıp onların daha hızlı iyileşmesini sağlıyor. Bu iltihaplardan biri de idrar yolu enfeksiyonları. Tabii onları da boş geçmiyor ve iyileştiriyor. Bu meyvenin mineral tarafında ise kalsiyum, magnezyum, fosfor, bakır, demir, kükürt ve iyotu görüyoruz. Kızılcığın içerdiği proantosiyanidin sayesinde dişlerde tartar ve plak oluşumunu önlüyor. E bu kadar mineral, vitamin bir araya gelince cildi ışıl ışıl parlatıyor tabi. Bu güzellik sırları da belki birilerinin dikkatini cezbeder.  Ha bu arada kızılcık her türlü şekilde tüketilebilir. Pişirmeye dayanıklıdır yani. Ben böyle söylüyorum ama belki de kahvaltıda süt dolu müslinize eşlik eder. Herhangi bir alerjiniz yoksa rahatça tüketebilirsiniz.

KAN DEĞİL KIZILCIK ŞERBETİ BU

Şu anda kullandığımız dilin ne kadar geniş bir dil olduğunun farkında mısınız? Türkçe’den bahsediyorum. Bu kanıya nerden vardığımı soracak olursanız, cevabım hazır. Deyimlerden ve atasözlerinden. Sanki biri önceden bizim hayatımızı yaşamışçasına an’a uygun atasözü veya deyim bulabiliyoruz. Kendi deyimleştirdiklerimizin de sayısı az değil. Bir söz öbeği kullanılıyor bir durum için, sonra dillere yerleşiyor ve halka mal oluyor. Yaygın kullanıldığı için de deyim sınıfına girmeye hak kazanıyor belleklerimizde. Ama çoğu durumda çok işimize yarıyor di mi? En basitinden benzetme yoluyla bizi sözcük israfından kurtarıyor. Ayrıca bazı eski kelimelerin anlamını da sorgulatıyor bize. Yani dil hakimiyetini de sağlıyor. Bir diğer işi de bize bazı şeyleri tanıtmak. Tabi bize sadece ismini veriyor. Ama o isim beynimizde kaybolmuyor hemen. İlk fırsatta çıkıyor gündeme ve bizi araştırmaya sevk ediyor. Böylece bize bir bilgi armağan etmiş oluyor. Bugün deyimlerden bir giriş yapmış olmamı yadırgayabilirsiniz. İlk bakışta deyimlerle beslenmenin bir ilişkisi yok gibi görünebilir ama bugünkü konuğuma daha çok deyimlerden aşina olduğunuzu düşünerek bu yolu seçtim. Evet konuğum kızılcık. Renginden ötürü sık kullanılan bir deyimden tanıyor olabilirsiniz kendisini. Ama o sadece renginden ibaret değil. Biraz daha bilgi sahibi olmak için aşağıyı okumanız yeterli.

Kızılcık yine kendi familyasını oluşturmuş bir meyvedir. Ortalama 1-1.5 m boyundaki kısa ağaçlarda yetişen bir meyvedir. Çok eski çağlarda tıbbi amaçla kullanılmasının yanı sıra örtü gibi kumaşları da boyamak için kullanılmıştır. Bu da deyiminin kullanılma sebebini açıklıyor. Birazdan özelliklerini anlatınca “nereden bulunur ki bu mevsimde” diye endişe etmenize hiç gerek yok zira bu meyvenin kurutulmuş halimi her mevsim bulabilirsiniz. Sadece kurutulmuyor; marmelatı, şerbeti, reçeli ve hatta tarhanası bile yapılıyor bu kendine has mayhoş meyvenin. Öncelikle şunu söyleyeyim, boyutlarına aldanıp ta yabana atmayın bu meyveyi. Küçük taneli olduğundan soyamayacağınız bu meyve yüksek lifler barındırıyor bünyesinde. Lif de kan basıncının dengelenmesini sağlıyor ve yüksek tansiyon gibi sorunlara geçit vermiyor. Yüksek tansiyonun olmaması da kalp ve damar sağlığının devamı için önemli. Liflerin bir de şöyle bir özellikleri var ki odak noktaları sindirim sistemi olduğu için tokluk hissi sağlarlar. Özellikle C vitamini açısından bir depo işlevi görse de E ve K vitaminlerini de içerir. Güçlü antioksidanlarına ek olarak içerdikleri C vitamini ile birlikte vücudun bağışıklık sistemini ayakta tutar. E vitamini de iltihaplara karşı savaşıp onların daha hızlı iyileşmesini sağlıyor. Bu iltihaplardan biri de idrar yolu enfeksiyonları. Tabii onları da boş geçmiyor ve iyileştiriyor. Bu meyvenin mineral tarafında ise kalsiyum, magnezyum, fosfor, bakır, demir, kükürt ve iyotu görüyoruz. Kızılcığın içerdiği proantosiyanidin sayesinde dişlerde tartar ve plak oluşumunu önlüyor. E bu kadar mineral, vitamin bir araya gelince cildi ışıl ışıl parlatıyor tabi. Bu güzellik sırları da belki birilerinin dikkatini cezbeder.  Ha bu arada kızılcık her türlü şekilde tüketilebilir. Pişirmeye dayanıklıdır yani. Ben böyle söylüyorum ama belki de kahvaltıda süt dolu müslinize eşlik eder. Herhangi bir alerjiniz yoksa rahatça tüketebilirsiniz.