Bebeklerin henüz öğrenilmiş bir gerçeklikleri olmadığı için yetişkin insanlardan daha az şaşırırlarmış biliyor musunuz? Mesela bir cismi havada uçarken gördüklerinde hiç yadırgamazlarmış. Onun yere düşmesi şaşırtırmış onları çünkü yer çekimi diye bir şeyden haberdar olmadıkları için düşmesi beklenmedik bir olaymış onlar için. Yani insanoğlu büyürken fark ediyormuş bazı kanunları. Beynimiz doğarken boş bir levhaymış John Locke’un dediği gibi. O yüzden bir bebeği şaşırtmak daha zordur yetişkinden. Doğanın da bize sunduğu böyle küçük oyunlar vardır. Bir meyveyi gördüğünüz andaki rengi ile hatırlarsınız. Kan portakalını ele alalım. Siz küçükken ilk olarak onunla karşılaşsaydınız, “Sarı portakal nasıl olur ya?” diye düşünecektiniz. Ama tersi bir durumda kırmızı portakalı yadırgarsınız. Bu tarz bi giriş yaptıktan sonra sizin de tahmin edeceğiniz üzere bugünkü konuğum kan portakalı. İngilizcesi de “blood orange”. Birebir çeviri. Hadi şu bizi şaşırtan kırmızı turunçgile bir bakalım.