SAHİLDEN GELEN DİYET: SOUTH BEACH DİYETİ

 Diyetler belki de sizin için bir pazartesi başlayıp salı biten 24 saatlik bir dönem sadece. Belki de iradenize daha çok hakimsinizdir ve o 24 saatlik süreyi daha da uzatabiliyorsunuz. Ama hep bir sonu olmalı değil mi? Bütün istediklerinizi gönlünüzce yiyebilme rahatlığına kavuşacağınız o gün… Hatta belki de daha diyete başladığınız günden o günü hayal ediyorsunuzdur. Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. İnsanların çoğu için diyet bu anlama gelmektedir. Ama tabi ki diyet aslında bu demek değildir. Günlük diyetiniz o gün içinde yediklerinizdir. Sadece alışkanlık olarak ben dahil çoğu insanın diline diyet olarak yerleşmiştir bu beslenme planı, o kadar. Bir de bazı şok diyetlerini dışarıda bırakarak söylüyorum ki diyetlerin bizim için bir sonu olsa da bazıları için bu bir yaşam tarzı olmalıdır, olmak zorundadır. Çünkü bu diyetlerin ve uygulayanların odak noktası kilo vermek değildir. Belli bir soruna karşı sağlıklı olmaktır. Daha önce de yazmış olduğum DASH diyeti bunlara bir örnek mesela. Ya da FODMAP diyeti. Kabul ediyorum, bu diyetleri uzun süre uygularsanız yine kilo verirsiniz. Ama bu sefer de ne kadar sağlıklı olursunuz o tartışılır. Bugün de elimde öyle bir diyet var. Uzun zamandır diyet anlatmıyordum, bugün anlatalım.

 

Diyetimizin adı “south beach”. Adında sahil kelimesi geçmesinden de anlayacağınız gibi yaz aylarının diyeti. Gerçi diyetin odak noktası bu değil ama olsun, öyle bir vaadi var sonuçta. Diyet ilk olarak 1990’ların ortasında adını duyurmuş. Bu duyurmayı da kendi ismindeki bir kitap ile yapmıştır. Kitabın yazarı Florida kökenli kardiyolog Dr. Arthur Agaston. Kendisi kalp rahatsızlıkları üzerine çalışırken Agoston skoru adındaki koroner arterlerdeki kalsiyum seviyesini ölçmemizi sağlayan bir değerlendirme de geliştirmiştir. Zaten kendisinin kardiyolog olup da diyetinin ön planına böbrekleri koymasını beklemiyorduk, yani odak noktamız kalp sağlığımız. Peki bunu nasıl sağlayacak? Diyetimiz üç aşamadan oluşmaktadır. Birinci ve ikinci aşama kilo kaybının gerçekleşeceği aşamalardır. Üçüncü aşama ise kilo kaybını koruma aşamasıdır. Öyleyse birinci aşamadan başlayalım. Birinci aşama diyetin en kısıtlayıcı ama aynı zamanda en çok kilo verdiren aşamasıdır. Birinci evrede yüksek karbonhidratlı gıdaların hepsini hayatımızdan çıkarmalıyız. Meyvelere, tahıllara ve ekmek-makarna gibi tüm yüksek karbonhidratlı besinlere veda ediyoruz bu aşamada. Burda yağsız proteinler, nişastalı olmayan sebzeler, sağlıklı yağlar ve baklagiller bizim yoldaşımız, onlar serbest. Toplam 14 gün süren bu aşamada çoğu insan 3.5-6 kg, ki bizce çok fazla ve sağlıksız, kilo verdiğini belirtmiştir. İkinci aşamamız ise 15. günde başlıyor ve biz hedef kilomuza ulaşana dek devam ediyor. Burda ise kurallar biraz daha esnetilmiş. Birinci aşamada izin verilenlerle birlikte ikinci aşamada tam tahıllı ekmeklere, tam buğdaylı makarnalara, kahverengi pirince , belirli porsiyonlarda meyvelere ve bira ve şarap gibi alkol türlerine izin verilmektedir. Hedef kilonuza ulaştıktan sonra artık üçüncü aşamaya geçiyorsunuz. Bu aşamada amacınız hedef kilonuzu korumaktır. O yüzden de net bir kural veya kısıtlama yoktur. İkinci aşamanın kurallarına bağlı kalmanız istense de arada sırada yapacağınız küçük kaçamakların üzerinde durulmaz. Üçüncü aşama süresince eğer tekrar kilo almaya başlarsanız Dr. Agatston üçüncü evreye devam etmeden en başa yani birinci evreye dönmenizi öneriyor.

 

South beach diyeti diğer düşük karbonhidratlı diyetlere göre karbonhidratı tamamen kesmektense ikinci aşamada sağlıklı karbonhidratları öneriyor. Aynı zamanda sağlıklı yağ tüketimini de destekliyor. Ama omega-6 açısından son derece yüksek olsa da soya ve aspir gibi potansiyel zararlı yağlara da izin veriliyor. Her şey gibi çok yüksek oranda omega-3 ve omega-6 yağları da tehlikeli olabilmektedir. Hatta çok yüksek oranda bu yağların iltihap, kalp hastalıkları ve diğer sağlık sorunlarıyla bağlantısı bulunmuş. Şimdi tabi ki size somon yemeyin demiyorum ama günde 3 öğünden 1 ay da yemeyin. Yani ger şey kararında. Bu diyet yağlardan çok kısıtlı olduğu için çok uzun süre uygulanmamalıdır.

SAHİLDEN GELEN DİYET: SOUTH BEACH DİYETİ

 Diyetler belki de sizin için bir pazartesi başlayıp salı biten 24 saatlik bir dönem sadece. Belki de iradenize daha çok hakimsinizdir ve o 24 saatlik süreyi daha da uzatabiliyorsunuz. Ama hep bir sonu olmalı değil mi? Bütün istediklerinizi gönlünüzce yiyebilme rahatlığına kavuşacağınız o gün… Hatta belki de daha diyete başladığınız günden o günü hayal ediyorsunuzdur. Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. İnsanların çoğu için diyet bu anlama gelmektedir. Ama tabi ki diyet aslında bu demek değildir. Günlük diyetiniz o gün içinde yediklerinizdir. Sadece alışkanlık olarak ben dahil çoğu insanın diline diyet olarak yerleşmiştir bu beslenme planı, o kadar. Bir de bazı şok diyetlerini dışarıda bırakarak söylüyorum ki diyetlerin bizim için bir sonu olsa da bazıları için bu bir yaşam tarzı olmalıdır, olmak zorundadır. Çünkü bu diyetlerin ve uygulayanların odak noktası kilo vermek değildir. Belli bir soruna karşı sağlıklı olmaktır. Daha önce de yazmış olduğum DASH diyeti bunlara bir örnek mesela. Ya da FODMAP diyeti. Kabul ediyorum, bu diyetleri uzun süre uygularsanız yine kilo verirsiniz. Ama bu sefer de ne kadar sağlıklı olursunuz o tartışılır. Bugün de elimde öyle bir diyet var. Uzun zamandır diyet anlatmıyordum, bugün anlatalım.

 

Diyetimizin adı “south beach”. Adında sahil kelimesi geçmesinden de anlayacağınız gibi yaz aylarının diyeti. Gerçi diyetin odak noktası bu değil ama olsun, öyle bir vaadi var sonuçta. Diyet ilk olarak 1990’ların ortasında adını duyurmuş. Bu duyurmayı da kendi ismindeki bir kitap ile yapmıştır. Kitabın yazarı Florida kökenli kardiyolog Dr. Arthur Agaston. Kendisi kalp rahatsızlıkları üzerine çalışırken Agoston skoru adındaki koroner arterlerdeki kalsiyum seviyesini ölçmemizi sağlayan bir değerlendirme de geliştirmiştir. Zaten kendisinin kardiyolog olup da diyetinin ön planına böbrekleri koymasını beklemiyorduk, yani odak noktamız kalp sağlığımız. Peki bunu nasıl sağlayacak? Diyetimiz üç aşamadan oluşmaktadır. Birinci ve ikinci aşama kilo kaybının gerçekleşeceği aşamalardır. Üçüncü aşama ise kilo kaybını koruma aşamasıdır. Öyleyse birinci aşamadan başlayalım. Birinci aşama diyetin en kısıtlayıcı ama aynı zamanda en çok kilo verdiren aşamasıdır. Birinci evrede yüksek karbonhidratlı gıdaların hepsini hayatımızdan çıkarmalıyız. Meyvelere, tahıllara ve ekmek-makarna gibi tüm yüksek karbonhidratlı besinlere veda ediyoruz bu aşamada. Burda yağsız proteinler, nişastalı olmayan sebzeler, sağlıklı yağlar ve baklagiller bizim yoldaşımız, onlar serbest. Toplam 14 gün süren bu aşamada çoğu insan 3.5-6 kg, ki bizce çok fazla ve sağlıksız, kilo verdiğini belirtmiştir. İkinci aşamamız ise 15. günde başlıyor ve biz hedef kilomuza ulaşana dek devam ediyor. Burda ise kurallar biraz daha esnetilmiş. Birinci aşamada izin verilenlerle birlikte ikinci aşamada tam tahıllı ekmeklere, tam buğdaylı makarnalara, kahverengi pirince , belirli porsiyonlarda meyvelere ve bira ve şarap gibi alkol türlerine izin verilmektedir. Hedef kilonuza ulaştıktan sonra artık üçüncü aşamaya geçiyorsunuz. Bu aşamada amacınız hedef kilonuzu korumaktır. O yüzden de net bir kural veya kısıtlama yoktur. İkinci aşamanın kurallarına bağlı kalmanız istense de arada sırada yapacağınız küçük kaçamakların üzerinde durulmaz. Üçüncü aşama süresince eğer tekrar kilo almaya başlarsanız Dr. Agatston üçüncü evreye devam etmeden en başa yani birinci evreye dönmenizi öneriyor.

 

South beach diyeti diğer düşük karbonhidratlı diyetlere göre karbonhidratı tamamen kesmektense ikinci aşamada sağlıklı karbonhidratları öneriyor. Aynı zamanda sağlıklı yağ tüketimini de destekliyor. Ama omega-6 açısından son derece yüksek olsa da soya ve aspir gibi potansiyel zararlı yağlara da izin veriliyor. Her şey gibi çok yüksek oranda omega-3 ve omega-6 yağları da tehlikeli olabilmektedir. Hatta çok yüksek oranda bu yağların iltihap, kalp hastalıkları ve diğer sağlık sorunlarıyla bağlantısı bulunmuş. Şimdi tabi ki size somon yemeyin demiyorum ama günde 3 öğünden 1 ay da yemeyin. Yani ger şey kararında. Bu diyet yağlardan çok kısıtlı olduğu için çok uzun süre uygulanmamalıdır.