Şimdi size neden besleniyoruz diye sorsam komik olur değil mi? Çünkü cevabı hepiniz tarafından biliniyor. Vücudumuzun ihtiyaçlarını karşılamak ve onun için gerekli enerjiyi sağlamak. Bu gerekli enerji kişiden kişiye ve yapılan işe göre değişir tabi. Peki bir yemeği nasıl enerjiye dönüştürüyoruz diye hiç düşündünüz mü? Düşünmüşsünüzdür tabi. Hatta cevabını da çoktan vermişsinizdir. Sindirim sistemimiz ile. Sindirim sistemimiz böylesine önemli bir etkiye sahiptir, evet, hatta bazı diyetlerde neyi ne kadar yediğinizden çok onu ne kadar sindirebildiğiniz yani ne kadar faydalanabildiğiniz birinci kriter olarak gösterilmektedir. Aslına bakarsanız bu yanlış bir düşünce değildir. Yani yediğinizin bir faydası olmayacaksa sadece midenizde yer kaplaması için yemeniz çok da mantıklı değildir. İnsanların sindirme sistemlerinde bazı aksaklıklar, hastalıklar meydana gelebilir. Tabi bu da sindirme oranını değiştirmekle birlikte neler yediğinizi ve ne zaman yediğinizi kısıtlayabilir. “Sağlıkla Beslen”in bugünkü konusunun ne olduğunu anlamışsınızdır. Hadi bölüm bölüm incelememize başlayalım.
ÖZEFAGUS (YEMEK BORUSU) HASTALIKLARINDA BESLENME
a)Akalazya
Özefagusun alt kısmındaki düz kasların çalışmasını sağlayan sinir ağlarında oluşan bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Sonuçta besinler mideye yeterince geçemediğinden özefagusta birikmeye başlar ve yenilen yemeğin istemsiz ağza geri gelmesi, ağrılı yutma (odinofaji), özefagusun genişlemesi (dilatasyon), ağrı ve uzun dönemde malnütrisyon gibi belirtilere yol açar. Akalazya hastalarının beslenmelerine çok dikkat etmesi gerekmektedir. Hastaların beslenme tedavilerinin ilkeleri genel olarak az posalı ve yumuşak besinlerin verilmesi, öğün sayısının 6 ile 8 arasına çıkarılması, her lokma sonrası bir miktar su içilmesi, gazlı içecekler gibi şikayetlerin arttığı besinlerin diyetten çıkarılması, mideyi rahatsız eden koyu çay, kahve, alkol, bazı baharat türleri ve sirkeden kaçınılması ve çok sıcak veya soğuk besinlerin tüketilmemesi şeklinde sıralanabilir. Yemekleri iyi çiğnemek ise semptomları azaltmaktadır. Uzun dönem akalazya hastalarında ise malnütrisyon yani beslenme yetersizliği görülebileceğinden enteral beslenmeye geçilebilir.
b)Reflü
MİDE RAHATSIZLIKLARINDA BESLENME
a)Gastrit
Gastrit, mide mukozasının akut ya da kronik olarak yüzeysel erozyonlara uğraması sonucu oluşur. Akut sebepler daha çok alkol, çay, kahve ve çok acılı ya da baharatlı yemeklerin tüketilmesidir. Ayrıca besin zehirlenmeleri ve bazı alerji durumları da akut gastrite neden olabilmektedir. Kronik gastrit ise protein, A, E ve C vitaminlerinin yetersiz alınması, genetik faktörler ve bağışıklık sistemindeki yetersizlikler sonucu ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak gastrit ağrı, dolgunluk hissi, bulantı-kusma, ishal gibi semptomlara neden olur. Gastritte sigara, alkol, acı ve baharatlar gibi semptomları arttırıcı etkenler hayattan çıkarılmalıdır. Yemekler düzenli, az az ve yavaş yavaş yenilmelidir. Eğer hastaneye başvuracak kadar şiddetli semptomlarınız varsa midenin dinlenmesi için parenteral yani damar yolu ile besleme uygulanabilir.
b)Ülser
Sindirim sisteminin sadece özefagus ve mideden oluşmadığının farkındayım, ancak yazı daha fazla uzayıp sıkıcı bir hale gelmesin diye burada yazıyı kesmek zorundayım. Sindirim sisteminin ikinci yazısında yani bağırsak bölümünde yine “Sağlıkla Beslen”de görüşmek üzere.