OBEZİTE BİR SEÇİM DEĞİLDİR!!

Günümüzde en sık karşılaştığımız beslenme sorunu obezite. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) TBMM’ye sunduğu raporda Türkiye’de her 4 kişiden 3’ünün kilo ile ilgili problemi olduğu belirtiliyor. Yani ya fazla kilolu ya da halihazırda obez. Üstelik kişilerin hareketsiz bir yaşam sürdüğüne de yer veriliyor raporda. O yüzden bu oran daha da artabilir. Avrupa ve Amerika’da bu oran daha da artmış durumda. Toplumda obezite sorunu olan bireylerin beslenme alışkanlıklarında ve hayat tarzlarında yapılan yanlışlar yüzünden bu sorunu yaşadığı düşünülür ve bu durum bilinçsizlikle ilişkilendirilir. Obezite sorununun ortaya çıkmasında beslenme tarzındaki yanlışların payının çok büyük olduğu tabi ki su götürmez bir gerçek. Ama sadece bu kadar mı? Yani yeterli ve dengeli beslensek obezite ortaya çıkmaz mı? Ya da obezite bir seçim mi sadece? İşte obezitenin oldukça komplike bir hastalık olduğunu düşünmenizi sağlayacak nedenler.

 

1) Genetik ve Doğumsal Faktörler

Obezite poligenetik, yani birden fazla genetik faktörün etki ettiği bir hastalıktır. Bu genlerin büyük çoğunluğuna biz daha doğmadan sahip oluruz. Dolayısıyla anne ve babamızın alışkanlıkları, hastalıkları ve genleri, hatta onların da anne ve babalarının alışkanlıkları, hastalıkları ve genleri bu hastalık için çok önemlidir. Araştırmalarda ebeveynleri obez olan bireylerin, ebeveynleri obez olmayan bireylere oranla obeziteye yakalanma olasılıklarının daha fazla olduğu gösterilmiştir. Yani siz yeterli ve dengeli beslenseniz bile genleriniz sizi obeziteye götürebilir. Bu durumda hamilelik esnasında annenin diyeti ve hareket durumu da çok önemlidir

2) Yenidoğan Dönemi ve Çocukluk Alışkanlıkları

Uzun süreli çalışmalarda, henüz tam nedeni bilinmese de sezaryen ile doğan bebeklerin normal doğanlara oranla yaşamının ilerleyen yıllarında obeziteye daha yatkın olduğu bulunmuştur. Bu çalışmada formula mamalarla beslenen bebeklerin anne sütüyle beslenenlere göre daha kilolu olduğunu da göstermiştir.

Ayrıca çocukluk çağı beslenme davranışları da hastalığın ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Çocukluk çağında fazla kilolu olan bireylerin %40’ı ergenlik döneminde de fazla kilolu ve ergenlik döneminde obez olanların %70-80 oranlarında yetişkinlik döneminde de obez oldukları gösterilmiştir.

3) İlaç Kullanımı ve Diğer Hastalıklar

Günümüzde birçok hastalık ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Ancak kullanılan ilaçların yan etkileri arasında sıklıkla kilo artışını da görmekteyiz. Bu ilaçlar iştahı arttırarak, bazı hormonları baskılayarak ve yağ deposunu arttırarak veya azaltarak kilo alımına neden olabilir.

Aynı zamanda vücudun metabolizmasını etkileyen bir hastalık sebebi ile de vücut besinleri yeterince sindiremeyebilir, ya da gereğinden fazla emebilir. Yağ dokularının aşırı mobilizasyonunun da etkisi olabilir.

4) Hormonal Faktörler

Leptin, beynimize tokluk sinyalleri gönderen bir hormondur. Bu hormondaki bir bozukluk sonucu alıcı dokulardaki reseptörlerde leptin direnci adlı bir sendrom gelişebilir ve kişi yeterince yemesine rağmen yemeği durduramaz. Aşırı alıma bağlı olarak da obezite gelişebilir.

Hormonal faktörlerin etkisiyle de insanlar “yemeğe bağımlı” hale gelebilirler. Bu faktörler doğumsal birtakım anomaliler olabileceği gibi yediklerimizin hormonun salındığı bölgeye etkisi ile de olabilir. Örneğin hazır gıdalarda kullanılan bazı kimyasallar sizin o yiyeceğe bağımlı hale gelmenize neden olabilir. Böyle bir durumda kişinin maddeye bağımlı bir birey olarak bağımlılık tedavisi görmesi gerekmektedir. Bu durumun bilimsel detayları ve Yale Üniversitesi Yeme Bağımlılığı Ölçeği’ne (YFAS) göre kendinizin yeme bağımlılığı seviyesini ölçmek için Evrim Ağacı’ndaki yazıma göz atabilirsiniz.

 

 

Haber kaynağı:

  1. https://www.healthline.com/nutrition/9-reasons-obesity-is-not-a-choice