Doğanın dengesinin değiştiği şu günlerde büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Yakın gelecekte çok geniş kapsamlı bi kuraklıkla mücadele edeceğimiz öngörülüyor. Ortalama bir insanın normal şartlarda 56 gün yemek yemeden yaşayabileceğini, ki buna sadece su içmek dahil, ancak su içmeden en fazla 7 gün yaşayabileceğini düşünürsek kuraklık senaryosu kıtlıktan çok daha vahim. Yani su çok önemli. Günde 1.5-2 litre tüketmek gerekiyor mutlaka. Ama bazı canlılar susuzluğa adaptasyon konusunda bizden çok daha başarılı. Konumuz da beslenme olduğu için aynı zamanda besin olması gerekiyor. Bugünkü konuğum bir meyve. Ama alışılagelmiş meyvelerden değil. Orijinal adı graviola. Ya da guanabana. Bir çok yerde tarçın elması adıyla da karşınıza çıkabilir. Sonuçta kastedilen aynı şey. İsmine çok takılmayıp detaylara geçsek artık…
Graviola ya da guanabana ya da tarçın elması ya da siz ne diyorsanız o ağaç, tropikal iklimlerde yetişen bir ağaç. Türkiye’de yetişmiyor bu yüzden. Dikenli ve yeşil kalın dış kabuğu nedeniyle kuraklığa oldukça dayanıklı bir meyve. Meyvenin içi ise beyaz rengi ve karpuzunkine benzer iri çekirdekleriyle dikkat çekiyor. Oldukça sulu ve tatlı olduğu bilinen tarçın elması, çiğ olarak tüketilebildiği gibi suyu sıkılarak veya reçel ya da marmelata dönüştürülerek tüketilebiliyor. Tabi ki suyunun sıkılması posa alımı açısından olumsuz bir işlem ama olası bir durum. Gelelim meyvemizin içeriğine. Yüksek miktarda lif içeriğinden dolayı hem sindirim sistemimizin düzenli işlemesini sağlar hem de kilo vermenize yardımcı olur. Başta B1, B2 ve C vitamini olmak üzere birçok vitamin ve potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi birçok da mineral içerir. Zaten C vitamini içermesinden anlayacağınız üzere bağışıklık sistemimizi epey bi güçlendiriyor. Grip, nezle gibi tam da bu kışa geçiş aylarında artan hastalıklara karşı vücudumuzu savunuyor. Meyve enerji de sağlıyor. Kendinizi zinde hissetmenizi sağlıyor. Bu yüzden yorgunluk karşıtı olarak da kullanılıyormuş. Ağacın her tarafı farklı bir deva. Mesela yaprakları çay olarak tüketildiğinde tansiyon düşürücü etki gösteriyor. Şimdi esas önemli özelliğinden, yani antikanserojen olmasından bahsedelim. İçindeki sitotoksik madde olarak adlandırılan ve kanserle savaştığı bilinen bir madde sayesinde bu özelliği gösteren tarçın elması, başta meme, akciğer, kolon ve pankreas olmak üzere birçok kansere karşı vücudu desteklediği biliniyor yurt dışındaki çalışmalar neticesinde. Ayrıca vücuda girdiği andan itibaren sadece kanserli hücrelere etki ettiği için herhangi bir zararı olmuyor. Hatta yurt dışındaki bazı hastanelerde kanserli hastalara normal prosedürün yanında tarçın elması suyu veriliyormuş. Tarçın elmasında yer alan annonaceous acetogenins adlı maddenin de antikanserojen bir madde olduğuna dair birçok araştırma bulunuyor. Ancak buna rağmen meyvenin kanser üzerine etkisine yönelik henüz yeterince deneyin yapılmadığının da altı çiziliyor, bizden söylemesi.
Tarçın elması yani graviola, tahmin edeceğiniz gibi öyle mahalle manavlarında ya da semt pazarlarında bulabileceğiniz bir meyve değil. Ulaşmak için biraz ısrarcı olmanız lazım. Meyve ve sebzeleri yurt dışından sağlayan güvenilir online alışveriş sitelerini kullanabilirsiniz mesela. Tarçın elmasının bilinen her hangi bir yan etkisi yok. Yani rahat olabilirsiniz. Ancak tabi ki her besinde olduğu gibi ölçülü tüketmek lazım. Vücudunuz alerjik reaksiyonlar gösterebilir. Her gün graviola yemiyorsanız tabi. Böyle bir durumda konunun uzmanı bir doktora başvurulmalı ya da test etmek için sadece bir parça yenilip 24 saat beklendikten sonra herhangi bir reaksiyon gözlenmiyorsa tüketilmelidir.