Hangi diyete bakarsanız bakın sebzelerin her zaman bizi kurtardığını görürsünüz. Frutaryenseniz o ayrı. Aslında deyim olarak sebze-meyve derler ama son yıllarda meyve şekerinin yani fruktozun yüksek düzeyde alınınca sağlığa olumsuz etkileri olduğu anlaşılınca diyetlerdeki meyve sayısı da kısıtlandı. Tamam kabul ediyorum bazı sebzelerin de bazı insanlar için kötü özellikleri var. Mesela gut hastasıysanız size kuşkonmaz önerilmez, pürin içeriğinden dolayı. Keza aynı şekilde mantar. Ama sebzelerde bunların alternatifi var. Yani pürin içermeyen bir sürü sebze var. Ama şekeri hiç içermeyen bir meyve yok, sadece nispeten daha az içeren var. Sebzeler bizi bir çok anlamda kurtarıyor. Bitkisel olan her şey gibi kolesterol içermemesi, vitamin ve mineral açısından zengin olması, posadan zengin olup sindirim problemlerimize derman olması gibi özellikleri sayılabilir. En çok tükettiğimiz domates bile bir sebze ve sırf bu bile bize sebzelerin hayatımızda çok önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Sebzeler önemli ama biz onları ne kadar tanıyoruz? Bildiğimiz ve her gün yüz yüze baktıklarımızı geçelim, peki ya bilmediğimiz neler var? Bugünkü konuğumla daha önce tanışmadığınızı düşünüyorum. Ben de az önce tanıştım kendisiyle ve yazılmaya değer bir sebze olduğunu düşündüm. Biraz nadir. Türkiye için. Öyle manavda pazarda bulacağınız tarzdan değil.Kim bu diye merak ediyorsanız, takipte kalın.
Efenim sebzemizin adı radicchio. Daha açık olmak gerekirse kırmızı hindiba ya da radiçi. En çok tükedildiği yer ve haliyle en çok üretildiği yer İtalya. İtalya’nın bir Akdeniz ülkesi olmması bize bu sebzenin Türkiye’de de yetiştirilebileceğini söylüyor. İlgilenen olursa tohumları internetten isteyebilirsiniz. Radicchio, tohumları ekildikten 75-90 gün arasında yetişiyor. Yetişiyor da ne mi oluyor? Bir kere yurt dışında radicchionun salataları yapılıyor. Sonuçta marul gibi yapraklı. İstenirse sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin yanında fırında pişirilerek güzel bir garnitür olarak yerini alabiliyor. Ha ben radicchioyu ana yemek olarak yemek istiyorum diyorsanız da zeytin yağlı, ballı ve sirkeli bir karışımla fırınlandığında ya da kızartıldığında radicchio ana yemek olarak sofralarınızı şenlendirmeye hazır. Baktığınız zaman radicchio en çok sağlığa etkileri yüzünden tüketiliyor. Açıkçası etkileri de tüketilmeyi hak ettiriyor. Sebzemiz B vitaminlerinden B1, B3, B5, B6 ve B9’u içeriyor ki bunlar protein, karbonhidrat ve yağın metabolize olmasına yardımcı olurken vücudumuzun da yenilenmesini sağlıyor. B vitaminlerinin yanında C, A ve K vitaminlerini de içeriyor. Mineral yönünden de zengin olan radicchio bizlere selenyum, bakır, manganez, potasyum, fosfor, kalsiyum ve çinko sunuyor. Ama etkileri vitamin ve mineraller ile sınırlı değil tabi ki. Radicchio yüksek miktarda antioksidan içeriyor ve bu da kalp sağlığını iyi etkilemekle birlikte kanser hücreleriyle de savaşıyor. Bu sebzenin analjezik yani ağrı kesici etkisi de biliniyor. Hem de çok eskiden beri. Romalı filozoflar radicchioyu kürlerinde kullanmışlar. Çeşitli ağrıları ve uykusuzluğu geçirmek için kullanmışlar. Bu faydalarına son bir fayda daha eklemek istiyorum. O da posa. Yüksek posa içeriği ile hem tok hissetmenizi hem de sindiriminizin düzenli olmasını sağlıyor radicchio. Bu kadar faydayı da az bir kalori değeri ile toparlamayı başarmış sebzemiz. 100 gramında yalnızca 23 kalori bulunuyor. Yani diyetlerinize rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Tabi bulursanız.
Radicchioya olumsuz olarak söyleyebileceğim tek şey nadir bulunması ve satılması. Bunun sonucu olarak da pahalı olması. Yani her gün yenilemeyecek kadar pahalı olması. Tohumları da pahalı ama en azından sürekliliği var. Bu bakımdan tohum alıp yetiştirmek mantıklı olabilir. Az önce internetten isteyebilirsiniz dediklerim de tahmin edebileceğiniz üzere hep yurt dışı siteleri ve fiyatlar ya dolar ya euro ya da pound üzerinden. Kurların başını alıp gittiği bu dönemde almak zor gibi. Ama bekleyelim. Belki bir umut düşer.
Hangi diyete bakarsanız bakın sebzelerin her zaman bizi kurtardığını görürsünüz. Frutaryenseniz o ayrı. Aslında deyim olarak sebze-meyve derler ama son yıllarda meyve şekerinin yani fruktozun yüksek düzeyde alınınca sağlığa olumsuz etkileri olduğu anlaşılınca diyetlerdeki meyve sayısı da kısıtlandı. Tamam kabul ediyorum bazı sebzelerin de bazı insanlar için kötü özellikleri var. Mesela gut hastasıysanız size kuşkonmaz önerilmez, pürin içeriğinden dolayı. Keza aynı şekilde mantar. Ama sebzelerde bunların alternatifi var. Yani pürin içermeyen bir sürü sebze var. Ama şekeri hiç içermeyen bir meyve yok, sadece nispeten daha az içeren var. Sebzeler bizi bir çok anlamda kurtarıyor. Bitkisel olan her şey gibi kolesterol içermemesi, vitamin ve mineral açısından zengin olması, posadan zengin olup sindirim problemlerimize derman olması gibi özellikleri sayılabilir. En çok tükettiğimiz domates bile bir sebze ve sırf bu bile bize sebzelerin hayatımızda çok önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Sebzeler önemli ama biz onları ne kadar tanıyoruz? Bildiğimiz ve her gün yüz yüze baktıklarımızı geçelim, peki ya bilmediğimiz neler var? Bugünkü konuğumla daha önce tanışmadığınızı düşünüyorum. Ben de az önce tanıştım kendisiyle ve yazılmaya değer bir sebze olduğunu düşündüm. Biraz nadir. Türkiye için. Öyle manavda pazarda bulacağınız tarzdan değil.Kim bu diye merak ediyorsanız, takipte kalın.
Efenim sebzemizin adı radicchio. Daha açık olmak gerekirse kırmızı hindiba ya da radiçi. En çok tükedildiği yer ve haliyle en çok üretildiği yer İtalya. İtalya’nın bir Akdeniz ülkesi olmması bize bu sebzenin Türkiye’de de yetiştirilebileceğini söylüyor. İlgilenen olursa tohumları internetten isteyebilirsiniz. Radicchio, tohumları ekildikten 75-90 gün arasında yetişiyor. Yetişiyor da ne mi oluyor? Bir kere yurt dışında radicchionun salataları yapılıyor. Sonuçta marul gibi yapraklı. İstenirse sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin yanında fırında pişirilerek güzel bir garnitür olarak yerini alabiliyor. Ha ben radicchioyu ana yemek olarak yemek istiyorum diyorsanız da zeytin yağlı, ballı ve sirkeli bir karışımla fırınlandığında ya da kızartıldığında radicchio ana yemek olarak sofralarınızı şenlendirmeye hazır. Baktığınız zaman radicchio en çok sağlığa etkileri yüzünden tüketiliyor. Açıkçası etkileri de tüketilmeyi hak ettiriyor. Sebzemiz B vitaminlerinden B1, B3, B5, B6 ve B9’u içeriyor ki bunlar protein, karbonhidrat ve yağın metabolize olmasına yardımcı olurken vücudumuzun da yenilenmesini sağlıyor. B vitaminlerinin yanında C, A ve K vitaminlerini de içeriyor. Mineral yönünden de zengin olan radicchio bizlere selenyum, bakır, manganez, potasyum, fosfor, kalsiyum ve çinko sunuyor. Ama etkileri vitamin ve mineraller ile sınırlı değil tabi ki. Radicchio yüksek miktarda antioksidan içeriyor ve bu da kalp sağlığını iyi etkilemekle birlikte kanser hücreleriyle de savaşıyor. Bu sebzenin analjezik yani ağrı kesici etkisi de biliniyor. Hem de çok eskiden beri. Romalı filozoflar radicchioyu kürlerinde kullanmışlar. Çeşitli ağrıları ve uykusuzluğu geçirmek için kullanmışlar. Bu faydalarına son bir fayda daha eklemek istiyorum. O da posa. Yüksek posa içeriği ile hem tok hissetmenizi hem de sindiriminizin düzenli olmasını sağlıyor radicchio. Bu kadar faydayı da az bir kalori değeri ile toparlamayı başarmış sebzemiz. 100 gramında yalnızca 23 kalori bulunuyor. Yani diyetlerinize rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Tabi bulursanız.
Radicchioya olumsuz olarak söyleyebileceğim tek şey nadir bulunması ve satılması. Bunun sonucu olarak da pahalı olması. Yani her gün yenilemeyecek kadar pahalı olması. Tohumları da pahalı ama en azından sürekliliği var. Bu bakımdan tohum alıp yetiştirmek mantıklı olabilir. Az önce internetten isteyebilirsiniz dediklerim de tahmin edebileceğiniz üzere hep yurt dışı siteleri ve fiyatlar ya dolar ya euro ya da pound üzerinden. Kurların başını alıp gittiği bu dönemde almak zor gibi. Ama bekleyelim. Belki bir umut düşer.