Bulmacalarda çıkar hep, denk gelmişmisinizdir bilmem. “Temel yiyecek” ekmek diye. Ekmeğin ilk ortaya çıktığı yıllardan bu yıllara bakıldığı zaman doğru. Ama şöyle bir fark var. O yıllarda neye ekmek diyorduk, şimdi neye ekmek diyoruz. Aradan geçen yıllar ile birlikte tanımlar da değişti aslında. Ekmek temel olarak uygun ısıda mayalanmış hamurun pişmesi ile oluşan bi buğday ürünü. Oysa şimdi mayasız hamurlarla da ekmek yapılıyor. Onu geçtim, tahıl olarak buğdaydan çok daha farklı tahıllar hatta bitkiler kullanılıyor. Ekmeğin içine envai çeşit meyve, sebze, ot ya da baharat katılıyor. Un neyden yapılmış olursa olsun, içine ne katılmış olursa olsun, önüne nice kelime gelirse gelsin değişmeyen tek sözcüğümüz ekmek. Yani yaptığımız şeyleri ekmek olarak tanımlıyoruz. Demek ki yıllar içerisinde ekmeğin tanımını değiştirdik. Peki ekmeğe neler katıyoruz. Kinoa, çiya, sorgum, darı… Bi de amarant. “Amarant ne ki?” diyorsanız doğru adrestesiniz. Çünkü bugünkü konuğum amarant. Gelin bugün de bunu inceleyelim.
Amarant’ın nerden çıktığına bakmak için zamanı baya bi geri sarmamız gerekiyor. Taa Aztekler’e kadar. Aztekler’de; yaprakları da yenebilen, tohumları ise tahıl olarak tüketilen “Amaranth” bitkisinin şifa kaynağı olarak kullanılmasına dayanıyor hikayemiz. Bir diğer adı da horozibiği olan tahılımız o dönemlerde civar ülkelere de yayılmış. Sonra zaman içinde unutulmuş, eskimiş. Bugün yeni yeni duymaya başlasak da aslında uzun yıllardır var o. Bilinen 50’den fazla türü vardır. Pembesi, kırmızısı. sarısı… Peki niye bugün konuğum? Temel sebebi protein değeri. 100 gramında 3.8 gram protein bulunur yaklaşık. Kalsiyum, potasyum ve yüksek oranda lif de içerir. Vitamin olarak da B2 ve B9 (folik asit) vitaminlerini barındırır. Glutensiz bir besin olduğu için çölyak hastalarının ve glutensiz beslenme düzenine giren insanların gönül rahatlığıyla tüketebilecekleri ürünlerden biri. İçinde kanserle savaşmaya yardımcı olan Skualen denen bir madde bulunuyor. Bu madde kanserle savaşta önemli rol oynar. Özellikle amarant yağında fazla bulunan bu maddenin kanseri önlemeye yardımcı olduğu biliniyor. Bir ve bazıları için en önemlisi de, tok tutması. Bu sayede kilo kaybını da sağlıyor. İçeriğindeki lif sayesinde. Ama liflerin tek özelliği bu değil. Lifler sindirim kanalını da temizler.
Geldik bu özelliklerden nasıl faydalanabileceğimize, yani nasıl tüketebileceğimize. Amarant tıpkı kinoaya benzer ve birbirinden lezzetli salatalara ortak olabilir. Ya da haşlama mantığıyla lezzetli pilavlara dönüşebilir. Ayrıca amarant unu da mevcut. Amarant unu, amarant tohumlarının öğütülmesinin sonucunda elde ediliyor. Bu unu ekmeklerinizin içinde kullanarak daha proteinli ve besleyici bir hale getirebilirsiniz. Lezzet açısından pek bir farklılığı olmayacağı için kek, kurabiye gibi ürünlerinizin içinde de kullanabilirsiniz. Yani kısacası buğday ununu kullandığınız her yerde amarant ununu da kullanabilirsiniz. Tabi amarant ununun sağlıklı tariflere daha çok yakışacağını söyleyelim. “Nerden bulurum” diye bi endişeniz varsa büyük gurme marketlerden ya da online satış yapan organik besin sitelerinden amaranta ve onun ununa rahatlıkla ulaşabilirsiniz.