Muhallebi Kıvamında Zehir: Çerimoya

Beslenme, canlılığın temel bir özelliği olarak insanlık tarihi boyunca devam ettirilen bir davranış. Bu davranıştan kaçınmak mümkün olmadığı için yemeklere zehir katılması tarih boyunca çokça tercih edilen bir cinayet metodu olmuştur. Öyle ki birçok hükümdar, kral ve kraliçe tarih boyunca bu yolla cinayete kurban gitmiştir. Peki bir insan bilerek zehir tüketir mi? Ya da şöyle sorayım; bir insan zehirlenme riskinin yüksek olduğu bir besin tüketir mi?  Evrim Ağacı’ndaki fogu balığı konulu şu yazımda da detaylıca belirttiğim gibi evet, insanlar böyle riskleri göze alabiliyor. İyi de ne için? Tabi ki lezzet için. Fogu balığını yiyenler de bugünkü konuğum çerimoyayı yiyenler de bu besinlerin inanılmaz derecede lezzetli olduğunu söylüyor. Gelin o zaman çerimoya meyvesine biraz daha yakından bakalım.

Öncelikle biz çerimoya diyoruz ama kendisinin ismi literatürde Annona cherimola olarak geçiyor. Güney Amerika’nın Peru ve Ekvator sınırlarında bulunan Andes dağlarının yüksek kesimlerinde yetişen çerimoya, kremamsı kıvamı nedeniyle kastırd elması da denilir. Bu enteresan özelliklere sahip meyve besin ögeleri ile de adından söz ettiriyor. Bir adet kabuksuz ve çekirdeksiz haldeki çerimoya 231 kkal içeriyor ve günlük C vitamini ihtiyacınızın %60’ını, B6 vitamini ihtiyacınızın %33’ünü ve ayrıca potasyum ihtiyacınızın %24’ünü karşılıyor. Bunların haricinde oransal olarak biraz daha az da olsa B1, B2 ve B3 vitaminleri ile manganez, magnezyum, bakır, fosfor ve demir gibi mineralleri içeriyor.

Çerimoyanın Sağlığa Yararları

İçerdiği besin ögelerinin dışında çerimoya aynı zamanda serbest radikallere karşı iyi bir koruyucu. Bunu çerimoyanın antioksidan bileşiklerine dayanarak söylemek mümkün. Çünkü çerimoyanın içinde başta kaurenoik asit ve C vitamini olmak üzere çeşitli flavonoidler ve karotenoidler bulunmaktadır. Bu bileşiklerin antioksidan özellikleri sayesinde çerimoya kalp hastalıkları, kanser ve göz hastalıkları dahil olmak üzere birçok kronik hastalığa karşı koruyucudur. Ayrıca antioksidanların yanında belirli oranlarda potasyum ve magnezyum içerdiğinden dolayı, yüksek kan basıncını ve ona bağlı riskleri de azaltmaktadır.

B6 vitamini beyinde nöronlar arası iletişimi sağlayan ve “mutluluk hormonu” olarak bilinen seratonin ve dopamin nörotransmiterlerin yapımında kritik bir rol oynamaktadır. O yüzden çerimoyanın duygu durumunuzu olumlu yönde değiştirebileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Çerimoyanın Toksini

Girişte bir zehir üzerinden girdik konuya, ama daha sonra hiç zehirden söz etmedik. İşte zehirden konuşacağımız kısım bu kısım. Annoya türü bitkilerin meyvelerinde görülen annonasin adlı toksin çerimoyada da bulunmaktadır. Annonasin özellikle sinir sistemine etki eden bir toksindir. Öyle ki fazla alındığı zaman canlıları felce uğratabilmektedir. Hatta Güney Amerika gibi Annoya meyvelerinin çok tüketildiği tropik bölgelerde yapılan gözlemsel bir çalışmada, Parkinson hastalığının ilaçlara yanıt vermeyen bir tipinin riskinin arttığı bulunmuştur. Bazı çalışmalar da eğer kişinin Parkinson gibi bir sinirsel hastalığı varsa çerimoyadan uzak kalmanın en iyi yöntem olacağını göstermektedir.

Annonasin toksini çerimoyanın her bölümünde bulunur. Ama özellikle çekirdek ve kabuk kısımlarında annonasin toksininin konsantrasyonu fazladır. O yüzden çerimoya yenilmeden önce mutlaka kabuğu soyulmalı ve çekirdekleri çıkarılmalıdır.